1 Ekim 2010 Cuma

Vercelli yolları taştan.

İtalya'ya gitmeme tam 10 gün kaldı. Vercelli diye bir yer varmış o yüzden hayal oldu olmayan yere gidiş maceram. Bildiğiniz bavulumu alıp uçağıma binip gidiyorum bilinene doğru. Benden önce gidenlerle konuştum. Pek eğleniyorlar. Milano moda haftası vs. baya aktif Erasmus gençleri şeklinde paylaştılar aktivitelerini. 3 ay güzel geçecek şüphesiz ama özlemek korkusu tüm vücudumu sardı. Daha önce de özledim. Bu sefer başka bu sefer Defne var. Dün ben İtalya'ya gidiyorum, ama gelicem hemen dedim. Minicik elleriyle tuttuğu tavşanıyla kafasını kaldırdı yüzüme baktı: -Dihme, Ge buraya dedi. Ağlamamak için yutkundum. Ona da bana da çok zor olacak. Tavşan tutan elleri telefona veya pc klavyesine uzanamıyor henüz. Nasıl yapacağız bakalım.

Vercelli-Piazza Cavour


Nişanlandım bu arada. Çocuk da yaparım kariyer de fikri cazip geldi bana. Yok yok abartmayalım nişan sadece bu. Tezim bitsin bakacağız. Demem o ki düğüne daha var. Herkes çok komik ama tepkileri anlıyorum. "Oo İtalya öncesi yüzükleri taktınız iyi taktik" tepkilerinden bahsediyorum. Akıllara böyle bir şey gelmesi normal ama dostlar lütfen beni bilirsiniz bilmiyorsanız da bilin öyle bir durum değil bu. 1 senedir konuşulan bir şeyi icraata dökme hususu sadece. Daha İtalya belli olmadan yani. Neyse ki kulak asmıyoruz, golümüzü atıyoruz, yüzüğümüzü öpüyoruz.

Bu arada çok güzel bir ilişkinin mimarı olmanın verdiği haklı gururla sırıtıyorum bugün. Hani koca kadınlar der ya 3. gözüne kurban olduklarım: Ben sizi rüyamda gördüm. Öyle değil. Bu işte mistik bir olay yok gerçekten. Sadece aklıma geldi, zevzeklik ettim, laflarım her zaman olduğu gibi ağzımda durmadı ve oluverdi. İkisini de çok severim. Birini daha çok:) Onlar mutlu olsun biz daha çok olalım bey diyorum Aku'ya.


1 ay sonra yanıma geleceği için Aku özlemimi derinlere gömdüm. Orada geçireceğimiz güzel zamanı düşünüyorum sadece yoksa aptal duygusallığımla gideceğim son günleri dar ederim. Ağlarım, susmam.

Saçımı kestiriyorum gitmeden. Hemi de kısacık. Korkmayın kökü bende ajdhjsdkjsanxdcksnsk. Benimle arkadaşlığınızı bu lafımdan sonra gözden geçirebilirsiniz. Saçlarımı saklasam mı diye düşünüyorum 6 yaşında saçını ilk defa kestiren küçük kız çocuğu misali. Nasıl kestirsem bilemedim tavsiyelerinizi bekliyorum tam da bu noktada.


Şimdilik hoşçakalın artık Vercelli'den bildireceğim...

4 yorum:

  1. haayıııııırrrr !

    kökü sende doğru ama yıllar geçicek eski haline kadar !

    illa da istiyorum diye tutturdun ama sen dimi..

    o zaman veda eden zavallıları çıt çıt yaptır. uzun halini özlediğinde çıtlatıverirsin

    YanıtlaSil
  2. çıt çıt da sevmiyorum ki napsam?

    ilk kestirdiğinde seni çok kıskanmıştım. sen yaptın bunu destek ver bana!:)

    YanıtlaSil
  3. kestirince cok sevimli olacagin kesin.

    ama tecrubelerime dayanarak soyluyorum: sevimliden ileri gitmiyorsun.

    surekli bakim isteyen bi sac ayni zamanda havali olmak da istiyorsan.

    ve uzamak bilmiyormus gibi geliyor.

    yani degisiklik insani kendine getiriyor orasi da bi gercek.

    bilemedim ben onuuuuuuuuuuuuu

    PS: herseye karsin kestirirsen saclari sakla diyorum, belki ah benim uzun sacli halim dersin ve citcit alternatif haline gelir

    YanıtlaSil
  4. Blogun hayırlı olsun Bernacım, yeni keşfettim biraz geçte olsa =))

    Yeni saçlarınsa süper olmuş,hem çok da kısa değil. Begüm de kestirdi tesadüfe bakar mısın? İkinizde kıydınız güzelim saçlara ama hayata kaç kere geliyorsun ki içinden geleni yapmak en doğrusu.

    Onca vize telaşından sonra nihayet kendini İtalya topraklarına atmana hele öyle çok sevindim ki. Benim içinde bol bol gez, karele ve koy bloguna =) Nişanlanmana da ayrıca sevindim, ne mutlu sevdiğin adımla artık hem yürekten hemde yüzükle daha bir bağlısın. Darısı benim başıma artık =)

    YanıtlaSil