14 Kasım 2010 Pazar

The Passion of Artemisia

Buraya gelirken bavulumu hınca hınç doldurmuştum. Kazaklar, hırkalar, botlar, çizmeler...Halbuki azıcık bir şey alacaktım yanıma buradan alışveriş yapacaktım. Soğuk olur toton donar dediler gözümü korkuttular. İyi ki de doldurmuşum aslında burası ateş pahası. 1 ayda sadece 3 parça bir şey aldım. Bir tanesi Defnoş'a. Kitaplarımı getiremediğime üzülmüştüm en çok. Sadece tezle ilgili zımbırtılar dışında arkadaşımın doğumgünü hediyesi "Küçük Arı"yı getirdim. O da çerez gibiydi. Hop bitti 1 haftada. Artık tez okumalarını ertelemek için hiçbir bahanem kalmadı derken Floransa gezisi sonunda grande "Uffizi" den bir kitap daha aldım tam çıkıştaki bookstoredan. Gözümü şaşı yapan harika heykeller ve resimler arasında gezerken Torino'da gitmeyi planladığım Caravaggio sergisini burada buldum. Oh dedim bir taşla ve 7 euroyla hem Uffizi hem Caravaggio.
Judith- Artemisia Gentileschi
Fransız bir arkadaşımla geziyorduk Uffizi'yi. Bol zö ve lö lü ingilizcesiyle beni benden almıştı ki Amerikalı bir turist grubu bulduk. Allahh be, mal mal bakmıycaz resimlere sonunda hikayelerini de dinleyebilcez diye sevindik. Fransız zö are lucky dedi takıldık peşlerine. Hoppala yarim pek güzel şeklinde ağzımız açık dinlerken rehber bir resimde durdu ve kadının elinin cinsel organında olmasını küçük şakasıyla taçlandırdı ve buna 10 saat güldü. Bu densizlik bizi dumura uğratmış olsa da, sadece elimizi alnımıza koyduk gözlerimizi kaydırarak "Oh mon dieu" dedik. Uffizi'yi 23823782382 kere gezmiş olduğu için stand up guiding diye bir şey tutturmuş olabileceğini düşündük çok üstünde durmadık. Sonuçta beleşe bilgi alıyoruz orada. Kalitesini sorgulamak gibi bir lüksümüz yoktu. Kesinlikle gerekiyor bir rehber böyle yerlerde bir de. Yoksa nereden bilecektik Raffaello'nun ölümünden hemen önce yaptığı resimle en verimli döneminde yaptığı resim arasındaki farkı. Tamam diyebildik tabi bu karamsar, bu pek şenlik ama ben şöyle bir yorum getirirdim herhalde adamın kafası atmıştır, tam makarnasını yaparken tüp bitmiştir efendime söyleyeyim boyası bitmiştir, fırçası kırılmıştır vs. Neyse sonuç olarak demedim böyle şeyler. Zö genius. Neyse. 3 saat sonunda Uffizi bitti, Caravaggio sergisine indik. Sergide kaybettik biz bu rehberi benim yüzümden. Kız hadi hadi diyor yok diyorum sen git. Bakakaldım Judith'e. Artemisia Gentileschi'nin Judith'ine. Caravaggio'nun Judith'i de muhteşemdir ama bu gerçekten dondurdu beni orada.

Gentileschi'yi o zamana kadar bilmiyordum ben. Kadın olduğunu da bilmiyordum. Sadece resmi gördüm ve bu farklı dedim. Bunda nefret vardı, tatmin vardı Judith'in gözlerinde Caravaggio'nun pişman Judith'inin aksine. Deli gibi tutuşuyorum ama Artemisia'nın hikayesini öğrenmek için. Belki de bir hikayesi yoktur diyorum bir yandan. Sonra diyorum yok yok kesin var. Neyse herhalde bir 20 dakika durdum resmin önünde ta ki kadının biri dürtene kadar. Görememiş signora. Pef. Sonra dedim hay aksi rehberi de kaybettik. Hemen çıktım gittim bookstore a muhakkak bir şeyler bulurum orada dedim ki buldum. Nasıl heyecanlandım. "The Passion of Artemisia". Aldım hemen kitabı.

Artemisia İtalyan Barock dönemi ressamlarından. Floransa'da akademiye kabul edilen ilk kadın ressam. Bir Caravaggio influencer ı. Küçük yaşta başlıyor çizmeye ressam babasının etkisiyle. 18 yaşında babasının arkadaşı resim öğretmeni tarafından tecavüze uğruyor. Çok defa. Roma'nın katı kurallarıyla aşağılanıyor, işkence görüyor. "Leke"sinin temizlenmesi için babasının uygun gördüğü kendisi gibi ressam olan biriyle evlenmek zorunda bırakılıyor. Roma'dan Floransa'ya gidiyor. Floransa'da yeni bir hayata başlıyor. Nefret dolu Judith gözleri Artemisia'nın gözleriymiş bildim. Demiştim bir şey var diye. Kin var intikam var kadın olmanın dayanılmaz ağırlığı var. Sustuklarını çizmek var. Okuyun dedim bile.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder